Vakıf’a sıklıkla gitsem dahi, her gidişimde şöyle bir bakıp, vay be 5 yıl içinde ne güzel şeyler yapıldı diye gurur duyuyor; emeği geçen insanların ellerini bütün gücümle sıkmak istiyorum.
2013 yılı Temmuz ayıydı. Bana bir kader arkadaşım telefon ederek (Bu iyiliğini hiç unutmuyorum) Hülya hanım, sizin oraya bir vakıf açılmış, ben oğlumu götüreceğim biraz deneyeyim isterseniz siz de Selin’i götürürsünüz belki dedi. Biz o sırada Altınoluk’ta olduğumuz için aklımdan biz gidene kadar bir fikir edinmiş olur diye geçirdim. Selin için sporun çok faydalı olacağını düşünüyor ama güvenle gönderebilecek bir yer bulamıyordum.
Döndüğümüzde ilk işim vakfı aramak oldu. Bir Cumartesi günü Selin de yanımızda görüşmeye gittik. Vakıfın kuruluş hikayesini konuştuk, amaçlarını; kendilerinin de otizmli çocukları olan 40 ailenin biraraya geliş ve o binaların tahsis ediliş hikayelerini dinledik. Daha o gün işe başlayan bir öğretmene Selin’i verebiliriz dediler. Biz de yaz dönemi için başlattık Selin’i.
2013 yaz dönemi için diye başladığımız Vakıfta şimdi Yönetim Kurulu’ndayım ve üyesiyim. Amatör bir heyecanla nasıl canla başla ve ciddi fedakarlıkla çalışıldığını gördükçe, ben de bir şeyler yapmak istemiştim; ilk görüşmemi yaptığım kişilerle şu anda omuz omuza çalışmaya devam ediyoruz.
Metruk bir şekilde teslim alınan 3 villa binası baştan sona yeniden yaratıldı. Spor eğitimi ile başlanan eğitimlerimiz, özel eğitim ve rehabilitasyon; nihayet iş eğitimi olarak üç binada üç ayrı içerikte yapılmaya başlandı. Açık alanda yapılan bisiklet, paten vb eğitimler için spor salonu yapıldı. Bizim çocuklarımız malesef herkesin gittiği yerlere kabul edilmiyor, kendi havuzumuzu yaptık. Bir yandan da bizim topluma, toplumun bize uyumu için çalışmalarımızı sürdürdük.
Bütün bunlar için maddi destek sağlamak üzere ulaşabildiğimiz yerlerden destek aldık. Bakanlar Kurulu’ndan vergi muafiyeti çıkarabilmek ve böylece büyük firmalardan destek alabilmek için çabalıyoruz. Bu çalışmalar yanımızda otizmli çocuklarımızla yapılıyor. Dilim döndüğünce otizmin bağlayıcılığını anlatmaya çalışıyorum. Bu alandaki herkes bu çabayı gösteriyor. Maalesef destek verenler yine de yakınında uzağında bir engelli yakını olanlar çoklukla. İnsanlar başına gelmeyince gözlerini kapatmayı, benden uzak olsun demeyi tercih ediyor.
Dolar, Euro vs. yükseliyor evet, yurtdışı gezilerinden kısmak zorunda kalacağım diyenler var, keşke daha çok dövizim olsaydı diyenler; bu durumdan faydalanıp köşeyi dönenler, Allah’dan medet umanlar, yarın evime ekmek götürebilecek miyim diyenler…
Bunca sıkıntının içinde bağış toplamayı umanlar var bizim gibi. Her vesileyi değerlendirmeye çalışanlar…
Bu pahalı eğitime uzaktan bakanlar, burs imkânı yok mu diyenler var hepsine yetişemiyoruz içimiz ezilerek. Yine de imkan yaratmaya çalışıyoruz burs için, yarattık da. Bunca çabaya rağmen laf söyleyen de çok. Yapılan bağışların bir kuruşu bile heba olmuyor oysaki. Biz henüz milyonlarca lira bağış toplayan vakıflar gibi değiliz. Bir gün bu aşamaya gelirsek de ilk işimiz yine çocuklarımız için örnek bir yaşam köyü kurmak olacak. Sırayla, azmettik çalışıyoruz ve başaracağız. Az zamanda yaptığımız işler de yapacaklarımızın garantisidir.
Bunları niye yazdım? Son gelişmelerle arkadaşlarımıza bile bağış yapın demeye çekinir hale geldik. Ağzından trilyonlar çıkanlara ancak vergilerinden düşerlerse yanaşabiliyoruz. Eh bu da can ve birilerine anlatmam lazım. Ben yazdım attım denize, belki denize atılmış bir iyilikle karşılaşır. Ağustos 2018 Hülya SAYGI Otistik bir kız annesi. Otizm Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi